Güvercinin sesiyle uyandım bugün..Balkonumuza misafir olmuş kendisi..Ve aldırmadan hiçbir şeye söylüyor şarkısını..Şarkı diyorum çünkü bir ritmi var..Belki de kendi dilinde konuşuyor...Dinledim sesini, anlamak istedim derdini..
Neler oluyor acaba dünyalarında, ne anlatmak istiyor bilmiyorum ama bildiğim bir şey var ki, doğada söylenen çok şey var anlamadığımız..Bitkiler, ağaçlar, çeşit çeşit hayvanlar..Bir de canlı olmayıp, ses çıkarma ihtimali olmayanlar; yollar, yıllar, evler, arabalar, duvarlar, kalemler, defterler, giysiler, ayakkabılar ve dahası..
Denir ya hep şu yolların dili olsa da söylese ah ah..Ya da duvarlara atfedilir dillenmek..Öyle tabi kim bilir nelere şahitlik etmişler, ne seyirler, ne oyunlar oynanmış yanlarında..Hani bazen bir sinek olup bir yere gitmek istenir, neler olup bittiği merak edilen yere..İşte o anlarda en çok beklenir duvarların dile gelmesi..
Bir de aynı dili konuştuklarımız var..Çıkardığımız sesler aynı, kullandığımız alfabe aynı, benzer vurgular, benzer tonlamalar yapmamıza rağmen anlamadığımız, anlaşamadığımız dildaşlarımız..Vatandaş, yoldaş, arkadaş gibi sıcak, anlamlı bir kelime..-daş eki birlikteliği vurgular, eşliliği vurgular ama vurguladığıyla kalır..Dildaşlar nedense beceremezler birlikteliği..
"Oysa aşk yabancı bir ülkede dildaş bulmaktır". Ne güzel, ne hayran olunası bir cümle..Bahsedilen dildaş, bulunan aşk aynı dili kullanmaya değil ; aynı gözle bakmaya dünyaya, aynı ruhla sevmeyi tabiatı, aynı sesten şarkı söylemeye, aynı yürekten hissetmeyedir..İşte bunlar olduğunda yanınızdaki başka dili de konuşsa dildaştır, yoldaştır, arkadaştır, candır..
Ah güvercin yanına yaklaşınca kaçıp gittin de, beni alıp nerelere götürdün? Anlamak için seni, aynı dile ihtiyaç duymadan renklendirdin günümü, anlamlandırdın cümlelerimi..Kalıcılaştırdın hislerimi..
duvarlarla ilgili yazdıkların bende bir yazı hissi uyandırdı, eğer bir şeye benzerse yayınlarım ve sen de ilham perim olursun, olur mu?
YanıtlaSilAslıcım, zevkle ilham perin olurum canım..merakla da beklerim :)
YanıtlaSilMerhaba. İzleyici olmasanız haberim olmayacak bu güzel blogdan..keşke bir kaç da satır yazsaydınız, ben de düşüncelerinizi öğrenseydim yazdıklarım hakkında.
YanıtlaSilBir kuş, bir ses, bir koku insanı nasıl alıp götürüyor değil mi? Şu sıralar bülbülerin zamanı. Mayıs ayında gelirler ve şakımaya başlarlar. Bayılırım onları yeşil doğada dinlemeye. Dutlar olana kadar öter derler bilmiyorum doğrumu..sonra ötemezlermiş, o yüzden dut yemiş bülbüle döndü denirmiş.:)
Doğaya girince nasıl da kendimi kaybediyorum, oysa dildaş ve Aşk içinde birşeyler yazmayı düşünmüştüm.:)
YanıtlaSilFarklı pencereden aynı pencereye bakmak ve azami olarak aynı şeyleri görmek uyumu, aşkı, sevgiyi çok daha sağlıklı kılan şey diye düşünüyorum. Bunlar olduğunda yanımızdaki sussada konuşabiliriz aslında... Ama hani?
mavi tutku; yorumunuzla renk kattınız, gülümsettiniz,hoşgeldiniz, teşekkür ederim..ses vermedim ziyaretimde bir çok blogu hızlıca okurken haksızlık etmek istemedim hiç birine..daha sonra mutlaka paylaşacağım düşüncelerimi..
YanıtlaSildut yemiş bilbül hikayesi de hoşmuş :)doğadaki seslerin her biri başka güzel..
mavi tutku, "aynı" kelimelerini kullanırken ben de farkı gözlerin, farklı kalplerin, her türlü farklılıkların aynılaşmasından söz etmek istemiştim.."aynı" kelimesinin içinde ama farklı..
YanıtlaSilYabanci ülkede dildaş bulmak cidden cok guzeldir helede hic beklemedigin bir anda. Ama her sekliyle buna katiliyorum
YanıtlaSilAPI, tecrübeyle sabit siz de demek ki ne hoş..
YanıtlaSilYine da siz balkona yem koyun. Gelsin yine o güvercin. Mırıldansın yine sana ve evrene..
YanıtlaSilprofösör, güzel fikir..gelsin yine ses versin bence de..
YanıtlaSilSeçimizinize sağlık...
YanıtlaSilTüm sükutumla okudum. Rabbim razı olsun.
Dua ile... by_sükut
by_sükut, teşekkürler..
YanıtlaSildualar ortak..