Yaz gecelerinin klasiğiydi geç saatlere kadar oturmak, kendini dinlerken denizle yarenlik etmek..Yalnızlığına şahit etmek yıldızları..Bir yıldız tutmak, kayarken dilek dilemek, büyülenmek..Gecenin karanlığına inat parlayan ay ışığında, görmek geceyi hissetmek..
Güneş doğarken, tam tepedeyken, batarken, battıktan sonra her haliyle şairlere, yazarlara poz verircesine süzülürken, ay da değişik halleriyle, yıldızlara yakınlığıyla, ışığıyla dans ediyor, izleyenlere dans ettiriyordu..
Herkes şahit olmuyordu tabi olup bitenlere..Gecenin gizinde, hüznünde, melankolisinde yaşamayı seçenlereydi seyir..Öylesine bir seyirdi ki bu bağımlılık yaratıyordu..Ondaki huzur başka bir zaman diliminde yoktu sanki..
Gün hareketliydi, herkes bir koşturmaca içinde, farklı seslerin karmaşası ile oluşan gürültü, bir yerden bir yere gidenler..Kimse yerinde durmuyor, hep bir telaş içinde yer değiştiriyorlardı..Akşamın sonlarına doğru biraz hafiflese de bu yoğunluk, gece yerini yorgun, dingin saatlere bırakıyordu..
Dinlenen sadece canlılar değildi..Güneş dinleniyor, deniz duruluyor, ağaçlar sukünete eriyordu..Beden dinleniyor, ruh köşesine çekiliyor sanki olup bitenleri uzaktan izliyordu..Gündüz ile gece onun ruhunda farklı bir şekilde hayat buluyordu..
Gece ona güç veriyor, göz kapaklarının ağırlaşması düşüncelerine engel olmuyor, dalgalar kıyıya vurdukça irkiliyordu. Defalarca tekrarlanan bu sahne, günün ağarmasıyla direnmesine bir son veriyor, kendini uykunun sıcak, derin kollarına bırakıyordu..
görsel: web
Gecenin derinliğinde ya o çekirgelerin kdrolar halindeki ötüşü..
YanıtlaSilprofösör; o sesler beni korkutur o yüzden o aleme hiç değinmedim :)
YanıtlaSilKararan gecelerde yok olan görünmeyen herşey gibi, sorunlarımında öyle görünmemesini istiyorum :(
YanıtlaSilAsaHHaRa, gecenin sakladığı herşeyi, gün ortaya çıkarır..arkadaşım herneyse saklanmasını istediğin gecede sadece şu an başedecek gücü bulamadığındandır..tecrübeyle sabittir, eminim senin için de öyledir herşey geçici..Onlar da geçecek merak etme,üzülme..
YanıtlaSilsevgi ve duayla..
Bismihi Subhanehu...
YanıtlaSil''Gecenin içinden geçerken'' diye bir yazı vardı. Okudunuz mu bilmiyorum. Okumadıysanız haddim olmayarak tavsiye ederim.
Dua ile... by_sükut
Gecenin içinden geçerken yazısının bir bölümünü yolluyorum. Bu Beria Özkaya isimli bir meslektaşıma ait. Bu arada yazıyı okurken Mercan Dede eşlik edebilir okumanıza. Dinlediniz mi hiç bilmiyorum. Ama bu yazıyı okurken 800 diye bir parçası var onu dinlemek fena olmuyor. Bu tabiki işin bence kısmı :) Ve yazı:
YanıtlaSilHayret ki gece yazılır hep şarkılar ve hep gece yaşanır hayatlar; gece yapılır gözyaşı ile tevbeler, ıslatılır seccadeler. Bir gece vakti yazılan şarkılar, geceye yazılan şarkılardır aynı zamanda ve bir gece vakti yaşanan hayatlar sahibini yaralar sadece. Herkesin gece olabildiği tek şey, hiç kimse olmaktır. Ve hiç kimsenin, gecenin içinde hiçbir hükmü yoktur.
Hükümsüz insanlar geçer gecenin içinden, sabaha dek. Kimileri bir sokak lâmbasının fersiz ışığında arar kendilerini, kimileri solgun ve titrek bir mumun alevinde yitirir benliklerini. Kimileri için hayat henüz vardır, kimileri içinse sonsuz bir kaygıdır o. Bir bebek için boşluğa fırlatılan çığlıktır gece, bir ölü için mezardaki sığlıktır, iki hece. Bir yıldız sağanağının altında yaşansa da çoğu zaman, tek bir yıldızınız bile olmaz size kalan. Bin yıldız geçer de başınızın üzerinden, bir yıldızdır sevdalandığınız. Sevda olur yıldızın adı da sizsinizdir yine geceye arta kalan.
Bir rüyadır hiç olmadığı kadar gerçek. Hem geçmiş vardır içinde, hem de gelecek. An'dır, geçmişi ve geleceği bir çırpıda silecek...
dualarla... by_sükut
sizce kısmına :)göre yazının tamamını okudum ve sonra vazgeçtim o temadan..bu konu böylece kalsın bence Beria Özkaya noktayı koymuş çok beğendim..paylaşım için teşekkür ederim..
YanıtlaSilPeqi :)
YanıtlaSil