13 Haziran 2011 Pazartesi

unutmayı unutma!


Günler günleri kovalıyordu sanki bir yere yetişecekmiş gibi..Senenin yine ortası gelmişti..Zamanın hızına   yetişmek için çabalarken, olayların  sindirilmeden yaşandığını düşünüyordu..Gün güne ekleniyor, yaşananlar birbirlerini etkilese de akılda kalan hep en son yaşanan oluyordu..Balık hafızası bu oluyordu demek ki..İyi ki de öyleydi aslında..Eğer olaylar tüm sıcaklığıyla belleklerinde kalsa beyinlerindeki savaşa kimse engel olamaz, barış hiçbir zaman sağlanamazdı..


Unutmak iyi ki vardı..Kimi zaman unuttuklarımızdı bizi ayakta tutan, kimi zamansa unutamadıklarımızdı bizi geceler boyu uyutmayan..Tamamen unutulmadığı söylense de sıcaklığını kaybetmesi bile işe yarıyordu..Düşünüyorum da büyük acılara unutma olmasa nasıl katlanır ki?..En sevdiklerinin kaybı, felaketler, hayal kırıklıkları, kazalar, travmalar..

Unutma olmasa; güdülen kinler, saçılan öfkeler, haykırılan nefretler ortalığı kasıp kavururdu..Umutlar bir bir yok olur, sadece kötülük hakim olurdu insanlar arasında..

 Bu sabah uyandığımda hemen kalkmadım yerimden..Hangi düşünceler alıp beni götürdü  bilemeyeceğim ama çok kızdığım, çok yanlış davranışlarına maruz kaldığım biri geldi aklıma..Oysa uzun zamandır belleğime, düşüncelerime uğramıyor, kötü düşüncelerinden, negatif etkisinden uzak kalıyordum istemsiz olarak..Ya beynim beni korumak adına bunu yapıyordu..Ya da ben kendi adıma bilerek yapıyordum..Sonuç olarak ne kadar rahat olduğumu düşündüm, o düşüncelerden uzaklaşarak..


Yaşam kalitesi dediğin şey sadece maddesel konforla olmuyor aslında..En güzeli düşüncelerle gelen konfor..Rahatsız eden, sinirini bozan insanları, davranışları kendinden uzaklaştırarak elde ettiğin yaşam kalitesi, hiç bir lüksle mukayese edilemez bence..Sarayda, köşkte bile yaşasa insan belleği, sinir hücreleri çöplüklerde geziyorsa ne kadar iyi yaşayabilir ki?


Bu bilince gelmem zaman aldı tabi..Yirmili yaşlarda her şey daha bir hızlı yaşanıyor sanki..Her olaya anında tepki veriliyor..Sanki yaşam o andan ibaret gibi davranılabiliyor..İlerisinin de olduğu, her şeyin sahibinin  zaman olduğu, kişilerin sadece  birer oyuncu olduğu fark edilemiyor nedense..Her şey anlık yaşanıp halledilmek isteniyor..Hal edilemiyor aslında sadece edildiği sanılıp, sinirler bozuluyor..

Sözün özü; ne kadar da mutlu uyandım bu sabah iş işten geçmeden, bana negatif enerji veren insanlardan, düşüncelerden arınmayı başarabilmenin farkındalığıyla güne başladım..Aydınlık, güzel, pırıl pırıl bir yaz gününe merhaba demek istedim..Çürük patatesleri çöp kutusuna atmanın, kokularından ve varlıklarından uzaklaşmanın verdiği hafiflikle..Mis kokular içinde güne uyanmanın verdiği  sevinçle..

7 yorum:

  1. ne güzel ifade etmişsin..yaşam kalitesini arttırmak için sihirli bir förmül gibi dilerim başta benn olmak üzere herkez hayatına geçire bilir..

    YanıtlaSil
  2. tuba, işte öyle bir şey canım..umarım hep yapabiliriz bunu :)

    YanıtlaSil
  3. ne güzel yazmışsın. En büyük konfor huzur..

    YanıtlaSil
  4. profösör; tartışmasız sağlık ve huzur...

    YanıtlaSil
  5. Bismihi Subhanehu...
    Ben bir sürü kayboldum sanırım :) Aslında yazdıklarıızı okudum. Okumadım değil. Ancak okuyup okuyup koşturmak durumunda kaldım. Zaten okumalarım koşturma arası bir nefes idi adeta. Ve yine güzel yazılardı. Şu an analize giremeyecek kadar yorgunum ve zihnim dağınık.
    Şunu paylaşmak istedim; dün bir mezuniyet törenimiz vardı. Danışmanı olduğum sınıfı mezun ettik. Mezun deyince Lise, Üniversite değil... 8. sınıflar. Programda kep atılmadan öncesi son konuşma bendeydi. Ve son ders diyerek anons yapılmasını istedim. Anons yaapıldı. Zil çaldı. Son dersimin başlangıç cümleleri şunlardı : "Cam kırıkları gibidir bazen kelimeler, ağzına dolar insanın..Sussan; acıtır, konuşsan; kanatır.." Tanıdık geldi mi cümleler size :)
    Böyle başladım ve konuşmamı bu çerçevede yaptım. O an ki öğrencilerimden ayrılış anımdaki duygularımı çok iyi anlatıyordu. Bu konuşmaya kadar herkes kendi havasında iken konuşma başladığı an tek bir çıt çıkmadı. Bitiminde çok ciddi bir alkış oldu. Bu alkışı sizin namınıza algıladım. Bende bu alkışlar emanettir. sahibi olan size yolluyorum...
    Program sonrası konuşma metnimi istediler. Oysa ben hiçbir konuşmaya yazılı metinle çıkmam ki :) Bir cümle bana ışık olur. O ışığı izlerim. Dün gece ışık çok parlaktı...
    Size ait birşeyi kullandığımdan hakkınızı helal ediniz.
    Dua ile... Fiemanillah... by_sükut

    YanıtlaSil
  6. by_sükut; kayboluşunuzu bu uzun yorum ile telafi ettiniz :) ben de her zamanki sıklıkla uğrayamadım bloğuma ve izlediğim bloglara..maalesef bazen insan istemeden de uzak kalabiliyor sevdiği şeylerden..
    o cümleler bana ait değil ne yazık ki :( benim için de bir alıntı..o yüzden ortada hak yok :) kim söylemişse hepimizin yüreğine işlemiş ki kullanmışız, ışık olmuş..söyleyenin yüreğine sağlık..sizin adınıza da sevindim mezun öğrencilerinizin kalplerine son kez de olsa dokunabildiğiniz için..herşeye rağmen parlayan ışıkta bana da pay ayırdığınız için çook teşekkürler..

    YanıtlaSil
  7. Bismillah ile... Hayırlı cumalar...
    Kayboluşumun telafisi varsayılan yazı kısaydı bile :) Bir sürü yazasım vardı ama malum akıp giden zamanı yakalamak adına deyip koşuyoruz işlere :)
    Aslında ben parlayan ışığa yazdım :) Ve kendime birazcık pay ayırdım :)
    Dualarla... Hayırda kalın... by_sükut

    YanıtlaSil

Eğer paylaştıklarım sizde bazı sorular, cevaplar ya da duygular oluşturuyorsa ve onları benimle paylaşırsanız çok mutlu olurum..
Şimdiden teşekkürler..