25 Nisan 2011 Pazartesi

şahidim..

                    

En büyük zevkimdi onu uyandırmak sabahları..Perdeleri çekilmiş karanlık bir odada derin derin nefes alırken, az uyandırmışlığım yoktur onu..Bazen saçını çekerek, bazen gıdıklayarak, bazen öperek, bazense su dökerek üzerine..Ne çok sinirlenirdi, ağzına geleni sayar; yastığın, pikenin altına saklanırdı..

Güne erken başlamayı taa çocukluğumdan beri severmişim demek..Ya da bizim ailenin düzeni öyleydi..Uyanır uyanmaz üst kata çıkar kuzenimin odasına sessizce girer, uyandırırdım..Sonra güne birlikte başlamanın verdiği mutluluğu yaşarken ben, o uyandırılmanın siniriyle güne negatif başlardı..Birlikte yapılan kahvaltıdan sonra bitmeyen, keyifli saatler başlardı bizim için..

Her şeye güler, her şeyden keyif alırdık..Güneş tepedeyken bile kavrulmak pahasına bisiklete biner..Etrafı keşfe çıkardık..Denize giderdik birlikte, boğulma tehlikelerimizi bile birlikte yaşardık..Ne çok voleybol oynardık..Tüm aile fertlerinin katıldığı yakar toplar ise erkeklerin şiddetli atışları ile gerçekten canımızı yakardı..
İstopta akla gelmeyen en kötü lakapları takardık birbirimize..Dokuz taş ise vazgeçemediğimiz oyunların başında gelirdi..

Gün boyunca yapmadığımız aktivite  kalmaz akşamüstü ise fanatiği olduğumuz dizimizi izlerdik..Akşam yemeğinden sonra üstümüzü değiştirir,sosyalleşmek adına kordona inerdik.Kordon derken İzmir  Kordon değil tabi ki..Bizim yazlığın kordon diye adlandırılan yürüme, sosyalleşme caddesi..Görmek istediklerimiz görür, belli noktalarımızda çekirdek çitler, sohbetler ederdik..

Gece on ikiye kadar en fazla dışarıda kalabilirdik.Ne de olsa abilerimiz de aynı ortamda olduğu için sorun çıkarmazlardı..Eve dönmek istemez ama dönerken de bir sürü olay çıkartırdık..Amacımız sadece eğlenmekmiş  ki komik olsun olmasın her şeye gülerdik..

Eve dönünce de ayrılmaz kendi bahçemizde kuzenler takılır, kimi kavga eder, kimi sohbet, gecenin bitmemesi için elimizden geleni yapardık..Her gece son gecemiz kadar uzun olsun bitmesin ister, her sabah ilk kez görüyormuşçasına heyecanla buluşurduk...

İki katlı bir evde, iki kardeşin çocukları olarak çok güzel günler geçirdik..Küslüklerimiz, kavgalarımız da olurdu..Barışmalarımız o kadar güzel olurdu ki, şimdi düşünüyorum da o heyecanı yaşamak için küserdik belki de..

Aradan çoook yıllar geçti..Biz hala beraberiz, neler yaşanmadı ki o yıllar zarfında..İyi günde, kötü günde hep beraber olduk..Birlikte ağladık, birlikte güldük..

Bugün de çok güldük..Aynı çocukluğumuzdaki, genç kızlığımızdaki gibi..Geçmişten hiç bahsetmedik günün komedisini yaptık farkında olmadan..İyi ki dedim bugün, iyi ki babam ve amcam hep birlikteler, her türlü yaşamsal sorunlara rağmen ilişkilerini bugüne getirebildiler..Ve biz kuzenlerin ilişkileri de aynı şekilde sürüyor..Herkesin değeri elbette kendine özel, ama kardeş çocukları olmak, çocukluktan bugünlere gelmek de başka bir değer..



Sonuçta o benim çocukluk arkadaşım, genç kızlık arkadaşım, olgunluk arkadaşım, belki de ve dilerim yaşlılık arkadaşım..Kuzenim o benim; çocukluğum, gençliğim, şahidim..

görsel: web

6 yorum:

  1. daha nice güzel ve bol kahkahalı senelere o halde...

    YanıtlaSil
  2. mekanlarımız farklı olsa da arkadaşım hep beraber güzel bol kahkalı nice senelere..

    YanıtlaSil
  3. ne güzel bir dostluk hikayesi...
    uzun yıllar sürsün dilerim:)

    YanıtlaSil
  4. cep aynacım, teşekkürler..
    uzun yıllar sürsün bence de :)

    YanıtlaSil
  5. Anılar çocukluk güzel ama bence en güzeli hala yanyana olup gülüp bunları anabilmeniz

    YanıtlaSil
  6. YeMeK vAkTİ/AyLİN, öncelikle teşekkür ederim ziyartetinize , yorumunuza..
    haklısın en güzeli bugünlere gelebilmiş olması ve yarınlara taşınabilme duygusu..

    YanıtlaSil

Eğer paylaştıklarım sizde bazı sorular, cevaplar ya da duygular oluşturuyorsa ve onları benimle paylaşırsanız çok mutlu olurum..
Şimdiden teşekkürler..