Zaman zaman gitmek ister insan..Baş edemez yaşadıklarıyla, duygularıyla..Çözümü gitmekte arar, gidince biteceğini düşünür..Bilir de aslında işe yaramayacağını, yolu yoktur kalmamıştır, o an tek çaredir gitmek..Giderse her şey bitecektir sanki, kurtulacaktır kendini üzen olaylardan, kişilerden onu sıkan her şeyden..
Zor da olsa yeniden başlayacaktır..Geride bırakacaktır attığı adımları..Yeni adımlar için engel tanımayacaktır..Direnecektir zorluklara başka bir sayfada..Önceki sayfalara bağlı kalmadan okuyacaktır diğer sayfaları..Hatta yazılmış sayfalarda değişiklikler bile yapacaktır istediği şekilde..
Evet hazırdır bunlara, gücü de vardır..Bir şey vardır ama onu tutan..Bir kalemle silemez, unutup gidemez, geçmişe sünger çekemez ki..Onu bağlayanlar vardır bugüne..Yarınlar onu bekler ama, bugünden götürmesi gerekenler vardır..Yalnız değildir artık o.. Yaşadığı her şey onundur çünkü, nereye gitse onunla beraber gelecektir..
Bedenen gitse de ruhen hep bir şey onu geçmişe bağlayacaktır..Nereye giderse gitsin bırakamadığı bir şey vardır..O da kendisidir..ruhudur, vicdanıdır, iç sesidir, çocukluğudur, gençliğidir, gelecek olan yaşlılığıdır, ölümüdür belki de..
En zoru kendinden gitmektir..Mümkün mü kendinden gitmek?
Kendinden gitmek çocukluğundan gitmektir..
Sokakta oyun oynayıp, düştüğü, ağladığı, güldüğü günlerden gitmektir..Büyümeye başladığı kendini, kim olduğunu anlamaya başladığı, ilk heyecanların, ilk aşkların olduğu günlerden gitmektir..
Okul yıllarından, ilk iş gününden, ilk iş vereninden, ilk iş arkadaşlarından, sonrasında hayatına giren herkesten gitmektir..
Aşık olduğu ilk insandan, hayatını birleştiği kişiden gitmektir..Annesinden babasından gitmek, kardeşlerinden, çocuklarından gitmektir..
Öyle kolay değildir gitmek, demir halatlarla bağlıdır insan yaşadıklarına...Unutmak istese de unutamaz..Bellek böyle bir şeydir..İstenmeyenleri unutturmaz sana, istediklerini de hatırlatmaz..O kadar kolay olsa keşke, sil tuşuyla her şeyi silebilse beyin..Kaydet tuşuyla da ölümsüzleştirse..Makine değil insan, tuşlarla yönetilemiyor..Yok aslında tuşlar insanda da var..Var da mekanizma duygularla işliyor..Her tuş bir duyguyla harekete geçiyor..Sil tuşuna basarken hisler devreye giriyor..Silemiyorsun..Arşive bakmak istediğinde bir şeyler sana engel oluyor, şayet bakabilirsen de göz yaşların sana eşlik ediyor..En zoruysa kaydetmek, istediklerini kaydetmen için uyarı gönderiyorsun ama, kalıcılaştırmak için bayağı bir çaba gerekiyor..
Saçmaladım galiba.Böyle işte bunlar döküldü parmaklarımdan.."Geriye dönmeden" yazdım der bazı bloggerlar; geldiği gibi, düzeltmeden..Ben öyle yapmam genelde.. Söylemek istediğim anlaşılsın, sanki ben okuyormuşum hissi versin diye bir kaç kez okur noktalamalara, vurgulara dikkat etmek isterim, ederim de elimden geldiğince..Anlam bütünlüğü olsun, girişi gelişmesi sonucu olsun, önce bana, sonra okuyana anlaşılır olsun isterim..Bu kez ne yazdım, neden yazdım, nasıl yazdım, bakmadım tekrar da okumayacağım..
Hani en yakın arkadaşınızla hesapsız konuşursunuz ya, nereye gittiğini , kimi incittiğini düşünmeden..Günlüğünüze yazarsnız ya; hırçın, kızgın, yoğun bir biçimde..İşte ben de şimdi öyle dokundum tuşlara, kimi zaman sertçe, öfkemi onlardan alırcasına, ama ne yazdığını bilmeden konuşur gibi..
Söz uçar ya hani işte öyle..Tamam bu yazı, söz değil.. Kalacak biliyorum ama ben uçar gibi yazdım..Uçsun da kalmasın..Öyle işte...
Her satırında aklımı da ruhumu da on yere götüren bir yazı yazmışsın. Ellerine, kalbine sağlık. Kendinden gitmek, kendinden geçmek... Yazasım geldi be.
YanıtlaSilAslıcımm, ben de yazarken gittim bir sürü yere..
YanıtlaSilsonra baktım ki olduğum yerdeyim..
hemen yaz arkadaşım, bir de öyle gidelim :)
not:çooook teşekkür ederim güzel sözlerine..