Hep böyle değil midir? Kimin hak edip etmediği görecelidir de nedense bir değer veren taraf vardır bir de onu hak etmeyen..Sözünü ettiğim sosyal bir hak ya da hukuksal bir hak değil elbet ama en az onlar kadar önem taşır insan hayatında..
Bir takım rollerin üstlenildiği ya da yakıştırıldığı bu yaşam oyununda değerler karmaşası, haklar çatışması, kaçmalar, kovalamalar yaşanır durur..Her an anlam bulunamayabilir yaşananlarda..Yaşanan her saniye değerlendirilemez belki..
Kimi zaman kendini dünyanın merkezi gibi görürken kimi zaman her yaratılanın bir sebebi olması bile anlamlandırmaz onu..Yararsız, boş, çaresiz görür kendini..Varoluş sebebini arar durur fark etmeden..Kimi zaman karanlıklarda kaybolurken sönmüş bir mum gibi, kimi zaman parlayan bir ışık olur, süzülür..
Hep en iyi olunmaz hayatta, bazen en üzgün, bazen en dertli, bazen en zavallı, bazense en umutsuz..En umutsuz anda en mutlu, en zavallı anda en güçlü, en dertli anda en neşeli olmak da ütopya değil aslında..
Ve hiç bir şey göründüğü kadar uzak değil..Hissedilen, görünen de sanıldığı kadar yakın değil..Zıtlıklarda saklı her şey..Gizem gibi görünen aslında ayan beyan ortada..Her şeyin açık olduğunu düşündüğün şey de ise ne gizler saklı..
Hayat gizi aramakta, bulmakta, anlamakta yaşamakta saklı belki.Kendini buna aşırı kaptırmamak gerek ama..Özel bir dedektif gibi çalışmadan normlarda aramada..Hem oyuncu hem seyirci olduğumuz dünyada sahneyi akılcı kullanmada..
Genelde birbirimiiz anlayamıyoruz. Ya da anlaşılamıyoruz. İletişim kazaları yaşıyoruz. Bu da zincirleme olarak başka kazaları beraberinde getiriyor.
YanıtlaSilBu arada Sahneyi de okudum, eline ve yüreğine sağlık.
profösör, zincirleme iletişim kazaları yerinde bir tanımlama olmuş :)
YanıtlaSilçok teşekkür ederim...