27 Aralık 2010 Pazartesi

beyaz büyü..



İnsana huzur veren, seyrine doyulmayan, yağması için dualar edilen, kendisi ile ilgili bir sürü keyif oluşturulan muhteşem, beyaz rüya. Çok oldu bu beyaz rüyayı görmeyeli İstanbul 'da..Meteorolojiden geleceğine dair haberler alınsa da, düşmedi kar taneleri yerdeki yaprakların üstüne, çıplak kalan ağaç dallarına, park halindeki arabalara, kırmızı kiremitlere, parktaki çocuğun  başına, yolda yürüyen adamın omuzlarına…

 Ne de çok severdi kışı…Belki de kış çocuğu olduğundandı..Hiçbir mevsim kış kadar sıcak gelmezdi ona. Kış, adı bile soğuktu..Ne adı ne de gerçeği üşütüyordu onu..Tam tersine ısıtıyordu hem yüreğini hem evini..Daha bir güzel görünüyordu evi  gözüne, perdeleri açılmış penceresinden lapa lapa yağan karı gördüğünde… Daha bir zevkle gazetesini okuyor, kahvesini yudumluyordu..Okudukları içini acıttığında bile hep iyimser bakıyordu..Mademki her yer bembeyazdı, hayatta beyazlaşabilir, sorunlar aşılabilirdi …Hem ne vardı bu kadar dert edecek? Tüm sorunlar karın eridiği gibi eriyebilirdi…Yeter ki öyle hissedilseydi..

 Ne masumdu kar, kimseye zararı yoktu..Kimileri mikropları yok ettiğini söylüyor, kimileri ekinlere zarar verdiğini, kimileriyse hayatı felç ettiğini..Oysa öyle bir amacı yoktu karın..O sadece mevsimin bir gerekliliğiydi yağarken…Ama yağdıktan sonra kim bilir kaç insanın ruhunu dinlendiriyor, yaşama sevinci veriyordu..Eşsiz manzaralar oluşturuyor, seyrine doyulmayacak görüntülere sahne oluyordu..

Kimin karla ilgili güzel bir anısı yoktu ki? Kimi pamuk gibi görünen kara ilk ayak basmanın zevkini tatmış, kimi kayıp düşerek kahkahalara sebep olmuş, kimi yolunu açmak için kürekle atmış, kimi o yüzden kaza yapmış, kimi yolda kalmış….Saymakla bitmez yaşanmış kar maceraları..Ve çekilmiş sayısız fotoğraflar..

En güzel resimler ,en güzel anılar,en muhteşem anlar, O’nun için hep karla vardı..İşte  o yüzdendi dağlara gitme hevesi..Dağların, tepelerin uçsuz bucaksızlığı bembeyazdı artık..Zirveler arasında dolaşırken, ağaçların üzerindeki beyazlıklara dokunabilecek kadar yaklaşmak, kayanları izlemek, düşenlere gülmek, soğuktan kemikleri bile sızlarken, sıcacık bir salep içmek…Ne kadar da özlemişti…

Ne yapmalıydı? Hasretti, görmeliydi, her şeyi unutturmalıydı ..Kar ona gelmiyorsa o kara gitmeliydi..Gidilebilecek en yakın günde bir dağın tepesine gidip, belki de çocuklar gibi çığlık atmalıydı..’’Sensiz yapamadım, sana geldim’’ demeliydi..Buluşmalıydı, bir daha ki buluşmaya kadar yetecek huzur birikimi yapmalıydı..Çünkü  biliyordu, yaşadığı iklimde ona hep hasret kalacaktı….

 KAR O’NUN İÇİN HAYATTI

                                      

6 yorum:

  1. tamam en yakın zamanda :))

    YanıtlaSil
  2. adsız bilerek mi adını söylemediin ?istersen tahmin edeyim :)

    YanıtlaSil
  3. iki tahminimden biriydiin canımmm..:)
    diiğerini merak ediyorsan gülçin..anca beraber kanca beraber tabiki..

    YanıtlaSil

Eğer paylaştıklarım sizde bazı sorular, cevaplar ya da duygular oluşturuyorsa ve onları benimle paylaşırsanız çok mutlu olurum..
Şimdiden teşekkürler..