Sabah olmuştu, güneş günü aydınlatmıyor, bulutlar gökyüzünü sarmış, evin içi ışık yakmadan oturulmayacak kadar kararmıştı..Bir kış günüydü, gökyüzü az sonra yeryüzünü ıslatmak için hazırlanıyor, hava gittikçe kararıyordu..Birazdan bardaktan boşanırcasına yağmur yağacaktı belliydi..Tabi ki yağmalı, her mevsim gereğini yapmalıydı, yapmalıydı ki dünyanın düzeni bozulmasın, diye düşünüyordu..
Elinde değil seviyordu kış mevsimini, havanın kararması ruhunu karartmıyordu, dünyaya bakışının aydınlığına da engel olmuyordu. Kışa ait her done onda mutluluk yaratıyordu..Mevsim şartları gereği yaşam zorlaşsa da, kış hem düzen, hem verim getiriyordu insan hayatına..Aslında hayat kışın yaşanıyordu..Projeler kışın hayat buluyor, eserler kışın ortaya çıkıyor, insanlar kışın üretiyordu..Herkes hummalı bir koşturmaca içindeydi..Bir yerden bir yere gitmeye çalışanlar, gittikleri yerin gereğiyle uğraşanlar , yaşamlarının en keyifli yıllarını okul yollarında geçirenler...Hepsi bir yetişme telaşı içindeydi..
O koşuşturma içinde aslında ömür geçiyordu ve insan fark etmiyordu.O da bitsin, bu da bitsin derken bitenin hayat olduğunu fark edenlerin sayısı azdı..Daha doğrusu belli bir yaşa kadar bunu anlayamamak sanırım bir gereklilikti..Bir gencin yapacakları vardı, hayalleri vardı amacı onlara ulaşmaktı..Onlara ulaşırken geçirdiği zamanı yıllar sonra anlayacaktı..Zaten vaktinde anlasaydı adı genç olmayacaktı…
Elinde değil seviyordu kış mevsimini, havanın kararması ruhunu karartmıyordu, dünyaya bakışının aydınlığına da engel olmuyordu. Kışa ait her done onda mutluluk yaratıyordu..Mevsim şartları gereği yaşam zorlaşsa da, kış hem düzen, hem verim getiriyordu insan hayatına..Aslında hayat kışın yaşanıyordu..Projeler kışın hayat buluyor, eserler kışın ortaya çıkıyor, insanlar kışın üretiyordu..Herkes hummalı bir koşturmaca içindeydi..Bir yerden bir yere gitmeye çalışanlar, gittikleri yerin gereğiyle uğraşanlar , yaşamlarının en keyifli yıllarını okul yollarında geçirenler...Hepsi bir yetişme telaşı içindeydi..
O koşuşturma içinde aslında ömür geçiyordu ve insan fark etmiyordu.O da bitsin, bu da bitsin derken bitenin hayat olduğunu fark edenlerin sayısı azdı..Daha doğrusu belli bir yaşa kadar bunu anlayamamak sanırım bir gereklilikti..Bir gencin yapacakları vardı, hayalleri vardı amacı onlara ulaşmaktı..Onlara ulaşırken geçirdiği zamanı yıllar sonra anlayacaktı..Zaten vaktinde anlasaydı adı genç olmayacaktı…
Hep derler ya ‘şimdiki aklım gençken benden olacaktı’.Hayır oysa şimdi de gençsin, yarına göre genç..Herkes bir on yıl sonrası için genç..O zaman hiçbir şey kaybedilmedi.Dün dünde kaldı..Bugüne ait yaşanabilecek, yapılabilecek ne varsa bugün yapılmalı..Geçmiş kayıplar bugüne taşınmamalı.Havanın karartısı, pusu içleri karartmamalı..Tam tersine ışık saçmalı, en verimli, en üretken mevsimin gereği yerine getirilmeli..Çalışmalı, yine çalışmalı durmamalı..
Bu yetişme ve yaşam telaşını yaşarken hava koşullarıyla demoralize olmayıp, yağan yağmurdan, esen rüzgardan enerji alıp, dünya üzerinde fiziki olarak bizden küçük ve güçsüz canlıların verdiği mücadeleyi fark edip, daha bir istekle daha bir coşkuyla yaşanılası hayatlara...Kışlara, baharlara, yazlara..
yazı çok güzel olmuş cicim...çok doğru çok gerçek ve çok acı aslında... okurken bi yandan da sana geçenlerde söylediğim cümle geldi aklıma;
YanıtlaSil"ben neyi erken yaşadıysam hep ona geç kaldım"
erken yaşanmamış geç kalınmamış hayatlarımıza...
çok teşekkür ederim cicim..beğenilerin benim için dok değerli..amin canım..en kötüsü farkedilmeyen geç kalınmışlık, eğer farkındaysak yaşayacaklarımıza o kadar yaklaşmışızdır..öpüyorum...
YanıtlaSil