Karanlığın; bilgisayarın ışığıyla aydınlandığı, tık tık tuş sesleriyle sessizliğin bölündüğü bir gece.Arkadaşlarla, dostlarla geçen güzel ve uzun bir günün ardından bir şeyler karalamamak elde değil tabi..Keyifle gecen on iki saat..Derinlere dalmalar,sığlarda dolaşmalar, espriler, hayaller havada uçuştu..Kuşak farklılığı, bakış açısı, görüş ayrılıkları hiçbiri engel değil dostluğa arada sevgi, hoşgörü, emek varsa..
Ve kazanılan bir değeri elde tutmak en önemlisi..Özen göstermek hayatın her anında gerekli ..Özenle sevmekse bambaşka..Özenle dinlemek, özenle bakmak özel olduğunu hissettiriyor her iki tarafa da.Bitki sahibinden gördüğü bakım ve ilgiyle hızla serpilip büyüyorsa, insanın özen gösterileni, kıymet bilineni tadından yenmez elbette..
Sıcak kendini fazlasıyla hissettiriyor bu gece kentimde.. Nefes almak bile zor geliyor aslında..Uyku alıp başını gitmiş benden, kolay da döneceğe benzemiyor..İçilen çayların, kahvelerin etkisi olsa gerek..Sesi kısılmış televizyon görüntüsü karşımda akarken, yanı başımda; uyuyan prensesin masalını yazan meleğim..Bense ne yazacağımı bilmeden bir aşkla dokunuyorum klavyeye..Çıkan sesler sanki yarın baskıya yetişecek kitabın son bölümünü bitirmeye çalışır kadar heyecanlıyken, kalbim; "acaba beğenilecek mi şarkım" diye küt küt atan bir şarkıcı gibi..Bir ressamın sergideki mutluluğu ve merakı içindeyim de denebilir aslında..
Sebebi olmayan heyecanlardan, mutluluklardan bu..Belki tekrar yazma isteği duymamdan ya da yazın bitiyor olmasının sevinci, coşkusu..Biliyorum herkesçe anlaşılamayacak bir durum ama hayat; benzer duyguların, benzer koşulların farklı dillerden yaşanışıysa, neden olmasın benimki de bu..
Ne diyorum acaba ben diye düşünüyorum aslında yazarken, ben anladım mı ki beni, anlaşılmayı bekliyorum..Bilmiyorum ama demek ki bu gecenin de hasılatı bu..